Zamanı Durdurmanın Yolları
Matt Haig
Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. 41 yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği normal bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir.
Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak.
İngiltere’nin en önemli yazarlarından Matt Haig’in büyük övgü toplayan, 37 dile çevrilen ve yakında Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya aktarılacak kitabı Zamanı Durdurmanın Yolları, insanın kendini kaybedip tekrar bulmasına dair güzel bir roman.
“Matt Haig insan doğasının aydınlık ve karanlık tarafına aynı ölçüde hâkim. Ve bu yetisini harika öyküler yaratmak için kullanıyor.”
-Neil Gaiman-
“Matt Haig yüreğimizi dokuyor. Bu kitabın gücüne karşı koymak zor.”
-Guardian-
“Olağanüstü bir kitap.”
-Stephen Fry-
“Bu yılın ve nice yılların en iyi kitabı. Baş döndüren bir okuma. Zaman durdu...”
-Danny Wallace-
“Tarihe ve insan doğasına saplantı derecesinde tutkun bir yazardan yaratıcı ve iddialı bir roman.”
-Sunday Express- (328 Sayfa) www.turkkitap.de / Arka Kapak Yazisi.
ISBN: 9786051980560
Yazar: Matt Haig
Yayın evi: Domingo Yayinlari
Yazar:
Bu ürünü alanlar başka neler almışlar?
Değerlendirme
Eklenildiği tarih: 19-03-2021
Yazar: Pınar Tınaztepe Kaya
Çoğu insan; uzun uzun yıllar yaşamayı, yaşlanmamayı veya ölümsüzlüğü ister. “Bir hayatım daha olsa…” diye başlayan cümleleri çok duyarız. Peki, bir hayat daha yerine asırlar boyu yaşamak ister miydiniz? Ya da asırlar boyu yaşasaydınız hayatınızda neler değişirdi? Gerçekten hayatı ve insanları öğrenmiş olur muydunuz? Peki, yine hata yapar mıydınız? Ya da asırlar boyu yaşamak, sizi “bilge” biri mi yapardı? Kendinizi kaybeder miydiniz; yoksa tam aksine kendinizi bulur muydunuz? Geçmişinizden kopabilir miydiniz? Siz; hiç ölmezken ve asırlar boyu yaşamaya devam ederken çevreniz, zaman, şehirler sürekli değişirken, en önemlisi tanıdığınız / sevdiğiniz insanlar ölürken ve buna tanıklık ederken siz de ölebilmeyi ister miydiniz? Yoksa, yaşamaya devam mı etmek isterdiniz? Ve bunun gibi daha birçok sorular… Bu kitap; yukarıdaki bu sorularla birlikte bir yandan insanın kendisini de sorgulamasını sağlayan, bir yandan da tüm bu soruların cevabını bir roman tadında anlatan güzel ve sıradışı bir hikaye… Yazının başlığında da belirttiğim gibi bu hafta, İngiltere’nin en önemli yazarları arasında yer alan Matt Haig’in “Zamanı Durdurmanın Yolları” isimli kitabı ile karşınızdayım. Kitap, ilk defa 2018 yılında piyasaya çıktı; kısa sürede büyük bir kitle tarafından okunan ve yazarın diğer kitapları ile birlikte birden fazla dile çevrilmiş kitaplar arasında yerini aldı. Ülkemizde, Domingo Yayınları’ndan çıkmış ve Türkçe tercümesini Kıvanç Güney yapmıştır. O kadar temiz ve düzgün bir çevirisi var ki; kitabın başka bir dilden çevrildiği asla hissedilmiyor ve doğrudan hikayenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Kitabın konusunu ise çok fazla ipucu vermeden kısaca açıklamak isterim. Hikayemizin kahramanı, bir öğretmen ve 41 yaşında. Fakat; hastalığı yüzünden de asırlardır hayatta ve aslında 41 yaşında değil. Bunu kimseye söylememek zorunda veya “söylememek zorunda olduğunu” da sanabilir. Aşk ise hayatında asla olmamalı; aşık olursa da bazı şeylerden ödün vermek zorunda. Gerisi ise kitapta… Bu kitapta beni etkileyen şey ise kitabın kurgusu haricinde tek bir mekanla sınırlı olmaması. Kitapta birden fazla şehir var ve o şehirlerin asırlar önceki hali ile şu anki hali o kadar güzel resmedilmiş ki; zamanda yolculuk yapar gibiydim kitabı okurken. Bir nevi tarihe de tanıklık ediyorsunuz ve gözünüzün önünden film şeridi gibi geçiyor; çünkü olay kahramanımız Shakespeare, Fitzgerald gibi tanınan ve iz bırakmış insanlarla da bir araya geldiği gelişen olaylar ile birlikte bizlere aktarılmaktadır. Beş bölümden oluşan bu kitap, aynı zamanda hayranı da olduğum İngiliz oyuncu Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya da aktarılacak. Ben, genelde okuduğum kitapların sinema versiyonlarını izlemiyorum ve izlemekten de hoşlanmıyorum. Ya sadece kitabı okumalıyım ya da sadece filmini izlemeliyim. Çünkü; sinemada belli bir süre var ve bu süre zarfı içinde de kitabın birebir aynısı aktarılamıyor. Dolayısıyla illa ki; içinde Hollywood efekti bulabiliyorsunuz ve bu sefer kitap, farklı bir hikayeye dönüşmüş oluyor. Ben, bir kitabı okurken bir yandan da kitabı zihnimde canlandırmayı seven bir okuyucuyum. Karakterler, mekan, olaylar, vs; hepsi, zihnimde oluşturduğum harita içinde yer alır. Sinemaya aktarıldığı zaman gerek kitabın bambaşka bir hikayeye dönüşmesi, gerekse de kitaptaki etkileyiciliği bulamamak bende hayal kırıklığı oluşturuyor. Bu kitabın sinema versiyonunu da merak etmiyor değilim; fakat vizyona çıktığında merakıma yenip düşüp izlediğimde umarım aynı hayal kırıklığı yaşamış olmam. Geleceğe dair bir umut ekmiş olayım böylece. Keşke, gerçek hayatta da bu kadar ufak şeyleri dert ediniyor olsaydık… Uzun lafın kısası, bu kitabı eğer okumadıysanız en kısa zamanda alıp okumanızı tavsiye ederim. Ben, çok beğendim; umarım, siz de beğenirsiniz.