Don Kişot

İspanyol yazar Cervantes’in 1605 yılında yayınladığı Don Kişot, bugüne kadar pek çok dile çevrilen ve defalarca basılan, birçok oyun ve filme de konu olan dünyaca ünlü eserler arasında neredeyse ilk sırada yer alıyor. Roman türünün ve modern romanın ilk örneği kabul edilen Don Kişot, içerisinde pek çok öyküyü de bize iç içe sunuyor. Üzerine şimdiye kadar birçok yorum yapılan eser hala daha farklı şekillerde yorumlanmaya devam ediyor. Kitapta uslanmaz bir kaçık olan Don Kişot’un yel değirmenlerine kafa tutuşunu, aşkı uğruna girdiği maceraları ve bu maceralara adeta festival tadında eşlik eden İspanyol halkını görüyoruz. Dünyanın en çok okunan eserleri arasında olan roman, aynı zamanda dünyanın en iyi kurgu eseri seçilmiş ve dünyanın en iyi romanlarından biri olarak da gösterilmiştir. Kitapta olaylar, yaşlı ve kaçık bir aristokrat olan Alanso’nun, okuduğu şövalye hikayelerine kendini fazlası ile kaptırması sonucunda “Don Kişot” takma adı ile maceradan maceraya atılmasıyla başlıyor. Kendini seyyar şövalye sanarak çıktığı yolda başına gelenler okuyucuya adeta bir öyküler şöleni de sunuyor. Kitaptaki öykülerin çıkış noktasını aslında hayal dünyasında yaşayan Don Kişot’un gerçek ile iç içe geçen maceralarında içine düştüğü komik öğeler oluşturuyor. Romanın içinde kahramanın başından geçen olaylara herkesin de bildiği önemli bir karakter olan uşağı Sancho Panza eşlik ediyor. Sıradan bir köylü olan Sancho Panzo, realist ve kurnaz tavırları ile Don Kişot’u yeri geldiğinde uyaran, yeri geldiğinde onunla birlikte dayak yiyen iyi bir yol arkadaşı oluyor. Romanın dikkat çeken diğer bir karakteri ise uğruna yel değirmenleri ile dövüştüğü hayali aşkı Dulcinea oluyor.  Hayalci ve saf mizacı ile idealleri peşinde koşan, mazlumları korumayı kendine görev edinen ve sürekli yenilse de asla pes etmeyen bu kahramanımız aslında Cervantes’in kendi hayatındaki hayal kırıklıklarının da bir simgesi olarak gösteriliyor.   Dünyanın en çok okunan eserlerinden olan Don Kişot’un yazılma hikayesi de dikkat çekici. Osmanlılara karşı düzenlenen Haçlı seferi donanmasına katılan Cervantes, İnebahtı deniz savaşında yaralanarak Türklere esir düşüyor. Fidye parası ödenerek özgürlüğüne kavuşsa da ülkesine döndükten sonra ambar memurluğunu üstlendiği donanmanın hesapları tutmayınca yeniden hapse giriyor ve Don Kişot’u da burada tasarladığı rivayet ediliyor.