Troya'nın Düşüşü

Peter Ackroyd, 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının en yetkin temsilcilerinden biri. Ackroyd'un romanlarında çoğunlukla başrolde Londra vardır, ama bu sefer bize çok daha yakın bir yeri, Troya'yı anlatıyor. Homeros'tan bu yana pek çok edebiyatçıya esin kaynağı olan Troya, bu kez gerçekle kurmacanın iç içe geçtiği bir kurguyla karşımıza çıkıyor.
Ackroyd, Troya'nın Düşüşü'nde Alman arkeolog Heinrich Schliemann'ın artık neredeyse efsaneleşen hikâyesini heyecanlı bir roman kurgusu içinde anlatıyor.
Kahramanımız Heinrich Obermann, tıpkı esin kaynağı Schliemann gibi Homeros'un anlattığı Troya'nın Hisarlık olduğuna inanıyor.
"Arkeoloji bir bilim değil, bir sanattır" diyen Obermann, Hisarlık kazılarında kendisine eşlik etmesi için Homeros'u orijinalinden okuyabilen, tarihe kendisi kadar ilgi duyan genç bir Yunanlı kadınla, Sophia ile evleniyor.
Sophia öğrenmeye istekli, yetenekli bir öğrenci olduğunu kısa zamanda kanıtlasa da, ilerleyen günlerde kocasının kazılarda kullandığı yöntemleri sorgulamaya başlıyor. Troya'nın Düşüşü, doğru ve yalan arasındaki sınırları bulanıklaştıran hikâyeleri, insanoğlunun kusurlarını, hatalarını ve hatalarının üzerini örtmek için işlenen günahları anlatıyor.
Şubat ayında kaybettiğimiz usta çevirmen Mehmet H. Doğan'ın yetkin çevirisiyle okuyacağınız Troya'nın Düşüşü, efsanelerin bazen gerçeğe, gerçeğin kendisinden bile yakın olduğunu gözler önüne sererken, heyecanlı bir okuma serüveni vaat ediyor.
(208 Sayfa / Troya'nın Düşüşü / Peter Ackroyd / Yapi Kredi Kültür sanat Yayinlari / www.turkkitap.de / Türk Kitabevi Tel: 0049 69 250506 / Türkische Buchhandlung Frankfurt/M)