Mi, 18.Dez.2024 - 09:02
Aile ve Saglik Kitaplari

Yalancı Şeker

Metin Başaranoğlu
Metin Başaranoğlu bu çok önemli çalışmasıyla aslında psikolojik, sosyolojik ve antropolojik nedenleri olan ve gelecek yüzyıllarda insanlığın çöküşünü başlatabilecek önemde bir hastalığı tanımlıyor ve gün yüzüne çıkarıyor.
İhtiyacı olan enerjiden daha fazlasını tüketmek ve bu tüketimini insan doğasına uygun olmayan kaynaklardan sağlamak, insanlığı metabolik sendrom denen yeni bir olguyla karşı karşıya getirdi. Bel çevresi kalın, tansiyonu yüksek, kan yağları bozuk, kan şekeri yüksek kardiyometabolik riskleri yüksek olan bu insanlar sonuçta Başaranoğlu’nun tanımladığı Şişman Sirozu adayları oluyor.
Biyolojik çeşitliliğin azalması, iklimin olumsuz değişikliği, nüfus artışı, adaletsiz paylaşım ve insan doğasına aykırı yaşam tarzları artık tüm dünyayı aynı derecede ilgilendirmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) verilerine göre dünya üzerinde 300.000’e yakın yenilebilir bitki çeşidi bulunurken Amerikan Bitki Bilim Topluluğunun verilerine göre tüm dünyadaki gıda ihtiyacının yaklaşık %95’i yalnızca 30 kadar farklı bitki üründen elde edilmektedir.
Diğer yandan yaklaşık 1 milyar insan ihtiyacı olan enerjiyi temin edemediği için açlık çekerken ondan daha fazla insan şişmanlığın oluşturduğu hastalıklarla boğuşmaktadır. İşin ironik yanı ise yıllık üretilen 4 milyar ton gıdanın 1,3 milyar tonunun hiç tüketilmeden çöpe atılmasıdır.
Sınıf arkadaşım değerli bilim insanı Metin Başaranoğlu’nu bu önemli başarısı için kutluyor, insanlığın geleceğine olumlu katkılar yapmasını diliyorum.:" (248 Sayfa) www.turkkitap.de / Arka Kapak Yazisi.
Yayın evi: Alfa Yayinlari
9,90 €
13,90 €
29 % daha ucuz

Weitere Informationen

Yazar Prof. Başaranoğlu, Türkiye'nin dünya genelinde "yağlı karaciğer siroz şampiyonu" olmasının nedenlerini de şu şekilde sıralıyor: "-Yıllarca genç nüfusuyla gurur duyan Türkiye'de bu nüfusun şu an ev dışında ucuz ve kalitesiz yemek yeme alışkanlığına yönelmesi -Geleneksel aile yapısından çıkılması. Dinamik, değişken aile yapılarının geleneksel yemek yeme kültürünü öldürmesi -Yemek yeme kültürünü aile içerisinde öğrenen bireylerin aileden ayrılınca ne yapacağını bilememesi ve hazır gıdalara yönelmesi (beslenme/yemek yeme alışkanlığı eğitim noksanlığı) -Marketlerde trans yağ ve mısır şurubu fruktozdan imal edilen gıdaların aşırı mevcudiyeti ve bu ürünlerde sürekli promosyon uygulanması -Televizyonlarda verilen reklamlarda sağlıklı atıştırmalık olarak işlenmiş gıda alımının teşvik edilmesi -Buna karşın obeziteyle mücadele adı altında verilen kamu spotlarının istenen etkiyi yaratacak güçte ve yaratıcılıkta olmaması -Alkol ve tütün tüketiminde yapılan mücadele gücünün bu alanda gösterilememesi..."
Değerlendirme
Yorum bulunmamaktadır: Yorum yazınız!