Adnan Menderes
Veli Sırım
Veli Sırım
Aydın Menderes, hiç şüphesiz ki, Cumhuriyet tarihimizin çok önemli bir dönemlerinden birisinin en merkezinde yaşayanlardan ve günümüze kadar gelebilen sayılı simalarından birisidir.
Henüz yürümeyi, konuşmayı yeni yeni öğrendiği bir dönemde “Başbakan oğlu” oldu. Ama ne hisleriyle ne düşünce dünyasında bir Başbakan oğlu olmanın ayrıcalığına bir yer vermedi. Aldığı aile eğitimi ve kültürü de zaten bu ayrıcalığı aklına bile getirmeme üzerine kurulmuştu.
Aydın, çok farklı bir çocuktu. Ama o farklı olmayacak bir eğitimden geçecekti. Ama bu eğitimi onu hem o dönemlerinde hem sonraki dönemlerinde çok farklı bir insan olmasını sağlayacaktı.
Aydın, çocukluk yıllarını henüz tamamladığı bir çağında, henüz 14-15 yaşlarında, Cumhuriyet tarihimizin ilk ve en ağır askerî ihtilaline şahid oldu. Hem de birebir yaşayarak.
Babasını, çocukluğunun kahramanını, en yakın arkadaşını sorgusuz-sualsiz götürmüşlerdi. 15 ay boyunca yaşadıklarının sebebini ve gerekçesini bile düşünmeye fırsat bulamamış; ailesinin tüm fertleriyle birlikte, tek ümitleri olan babalarının hayatını kurtarabilme çabası içinde durmadan koşuşturmuştu. Ve o 15 yaşındayken Başbakan babası idam edildi. Ömrü boyunca unutamayacağı sapsarı ve solgun bir Sonbahar günü; 17 Eylül 1961 tarihinde. Halbuki sadece ve sadece idam hükmünün kaldırılmış olması bile o 17 Eylül gününe kadar yaşanan felaketli günleri, zorlukları, sıkıntıları, baskıları, haksızlıkları, hukuksuz icraatları unutmasına yetecekti.
15 yaşında sadece Aydın’ın değil, tüm ülkenin ufku karardı. Sadece Aydın’ın değil, tüm ülkenin gözünden yaşlar boşandı.
Ama, Aydın ve ailesi öyle bir duruş sergiledi ki, bu duruş hem kendilerini hem tüm ülkeyi tekrar ayağa kaldırmıştı. Sanki Menderes aynasında kendini gören geniş halk kitleleri büyük bir vakar ve kararlılık timsali olmuş; halkın aynasında Adnan Menderes sevgisi ve bağlılığı gören Menderes ailesi de bu karanlık ve ümitsizlik deryasından aydınlık sahillere, hem de kısa sürede çıkmaya muvaffak olmuştu.
Zifiri karanlık bir kabus ve karabasan gibi milletimizin üzerine çöken 27 Mayıs 1960 ihtilâli, üzerinde en çok konuşulan, yorum yapılan konuların başında geliyor hiç şüphesiz.
Siyasal, sosyal, ekonomik ve hattâ uluslararası ilişkiler boyutlarıyla üzerinde belki on binlerce sayfalık kitaplar yazıldı, yüz binlerce makâle, köşe yazısı kaleme alındı, araştırma dosyaları, belgeseller hazırlandı, konferanslar, paneller, sempozyumlar düzenlendi. Neredeyse didik didik edilen bu dönemle ilgili belki de en az değinilen, değinildiğinde de yine diğer yönleri ağır basan bir alan vardı:
Başta Menderes ailesi olmak üzere, Yassıada’daki mahkemelerde kimisi idamla, kimisi müebbet hapisle, kimisi uzun ve ağır cezalarla yargılanan Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri ve ailelerinin; belki 27 Mayıs’ın asıl mağdurları olan eş ve çocukların neler yaşadıkları üzerinde durulmadı veya çok az duruldu.
İşte bu dönemi, işte bu yönüyle ele almak, tekrar hatırlamak ve hatırlatmak, örnek almak ve kendimiz için bir nebzecik de olsa dersler çıkarabilmek istedik. Bunun için de akla gelebilecek ilk isim olan Aydın Menderes’in hatıralarını okurlarımızla paylaşmayı hedefledik.
Aydın Menderes’in anlattıkları sıradan hatıralar değildi. Günümüz Türkiye’sine ışık tutacak hatıralardı.
Çünkü o, ülkemizin ve belki tarihimizin en önemli yol ayrımlarından birisinin tam merkezinde yer alan bir isimdi.
Ve bu görüşmelerimizin güzel bir meyvesi olarak başta askerî ihtilal dönemi olmak üzere uzun bir süreç hakkında birbirinden ilginç, birbirinden ibretli hayat levhaları ortaya çıktı.
İşte bu kitap Aydın Menderes’in hayatından sevinçlerle hüzünlerin, ümitlerle zorlukların yumak olduğu, ama azmin ve kararlılığın ne kadar büyük meyveler verdiğini gösteren kesitlerinde okuyan herkesi unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
(144 Sayfa / Adnan Menderes / Aydın Menderes Babasını Anlatıyor / Veli Sırım / Nesil Yayınları / www.turkkitap.de / Türk Kitabevi Tel: 0049 69 250506 / Türkische Buchhandlung Frankfurt/M) / site:turkkitap.de / En ucuz kitap film ve müzik CD'leri www.turkkitap.de adresinde!..
Henüz yürümeyi, konuşmayı yeni yeni öğrendiği bir dönemde “Başbakan oğlu” oldu. Ama ne hisleriyle ne düşünce dünyasında bir Başbakan oğlu olmanın ayrıcalığına bir yer vermedi. Aldığı aile eğitimi ve kültürü de zaten bu ayrıcalığı aklına bile getirmeme üzerine kurulmuştu.
Aydın, çok farklı bir çocuktu. Ama o farklı olmayacak bir eğitimden geçecekti. Ama bu eğitimi onu hem o dönemlerinde hem sonraki dönemlerinde çok farklı bir insan olmasını sağlayacaktı.
Aydın, çocukluk yıllarını henüz tamamladığı bir çağında, henüz 14-15 yaşlarında, Cumhuriyet tarihimizin ilk ve en ağır askerî ihtilaline şahid oldu. Hem de birebir yaşayarak.
Babasını, çocukluğunun kahramanını, en yakın arkadaşını sorgusuz-sualsiz götürmüşlerdi. 15 ay boyunca yaşadıklarının sebebini ve gerekçesini bile düşünmeye fırsat bulamamış; ailesinin tüm fertleriyle birlikte, tek ümitleri olan babalarının hayatını kurtarabilme çabası içinde durmadan koşuşturmuştu. Ve o 15 yaşındayken Başbakan babası idam edildi. Ömrü boyunca unutamayacağı sapsarı ve solgun bir Sonbahar günü; 17 Eylül 1961 tarihinde. Halbuki sadece ve sadece idam hükmünün kaldırılmış olması bile o 17 Eylül gününe kadar yaşanan felaketli günleri, zorlukları, sıkıntıları, baskıları, haksızlıkları, hukuksuz icraatları unutmasına yetecekti.
15 yaşında sadece Aydın’ın değil, tüm ülkenin ufku karardı. Sadece Aydın’ın değil, tüm ülkenin gözünden yaşlar boşandı.
Ama, Aydın ve ailesi öyle bir duruş sergiledi ki, bu duruş hem kendilerini hem tüm ülkeyi tekrar ayağa kaldırmıştı. Sanki Menderes aynasında kendini gören geniş halk kitleleri büyük bir vakar ve kararlılık timsali olmuş; halkın aynasında Adnan Menderes sevgisi ve bağlılığı gören Menderes ailesi de bu karanlık ve ümitsizlik deryasından aydınlık sahillere, hem de kısa sürede çıkmaya muvaffak olmuştu.
Zifiri karanlık bir kabus ve karabasan gibi milletimizin üzerine çöken 27 Mayıs 1960 ihtilâli, üzerinde en çok konuşulan, yorum yapılan konuların başında geliyor hiç şüphesiz.
Siyasal, sosyal, ekonomik ve hattâ uluslararası ilişkiler boyutlarıyla üzerinde belki on binlerce sayfalık kitaplar yazıldı, yüz binlerce makâle, köşe yazısı kaleme alındı, araştırma dosyaları, belgeseller hazırlandı, konferanslar, paneller, sempozyumlar düzenlendi. Neredeyse didik didik edilen bu dönemle ilgili belki de en az değinilen, değinildiğinde de yine diğer yönleri ağır basan bir alan vardı:
Başta Menderes ailesi olmak üzere, Yassıada’daki mahkemelerde kimisi idamla, kimisi müebbet hapisle, kimisi uzun ve ağır cezalarla yargılanan Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri ve ailelerinin; belki 27 Mayıs’ın asıl mağdurları olan eş ve çocukların neler yaşadıkları üzerinde durulmadı veya çok az duruldu.
İşte bu dönemi, işte bu yönüyle ele almak, tekrar hatırlamak ve hatırlatmak, örnek almak ve kendimiz için bir nebzecik de olsa dersler çıkarabilmek istedik. Bunun için de akla gelebilecek ilk isim olan Aydın Menderes’in hatıralarını okurlarımızla paylaşmayı hedefledik.
Aydın Menderes’in anlattıkları sıradan hatıralar değildi. Günümüz Türkiye’sine ışık tutacak hatıralardı.
Çünkü o, ülkemizin ve belki tarihimizin en önemli yol ayrımlarından birisinin tam merkezinde yer alan bir isimdi.
Ve bu görüşmelerimizin güzel bir meyvesi olarak başta askerî ihtilal dönemi olmak üzere uzun bir süreç hakkında birbirinden ilginç, birbirinden ibretli hayat levhaları ortaya çıktı.
İşte bu kitap Aydın Menderes’in hayatından sevinçlerle hüzünlerin, ümitlerle zorlukların yumak olduğu, ama azmin ve kararlılığın ne kadar büyük meyveler verdiğini gösteren kesitlerinde okuyan herkesi unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
(144 Sayfa / Adnan Menderes / Aydın Menderes Babasını Anlatıyor / Veli Sırım / Nesil Yayınları / www.turkkitap.de / Türk Kitabevi Tel: 0049 69 250506 / Türkische Buchhandlung Frankfurt/M) / site:turkkitap.de / En ucuz kitap film ve müzik CD'leri www.turkkitap.de adresinde!..
Yazar: Veli Sırım
Yayın evi: Nesil Yayinlari
7,00 €
Yazar:
Bu ürünü alanlar başka neler almışlar?
Değerlendirme
Yorum bulunmamaktadır: Yorum yazınız!