Di, 26.Nov.2024 - 16:34
Tarih Kitapları

Iki Cephede Türkiye

Cüneyt Arcayürek
Cüneyt Arcayürek, arşiv belgelerine dayanarak, ikinci büyük savaş sırasında ABD, İngiltere ve Nazi Almanyası ile yürütülen nefes kesici diplomasi trafiğini anlatıyor. Gelişmeleri, olayları ve savaş sonrasında Türkiye'nin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Türk-Amerikan ilişkilerinin ne zaman başladığını, ne zaman zayıflayıp ne zaman güçlendiğini belgeliyor.
(Kitap tanitimindan)
ISBN: 978-605-5525-04-0
Yayın evi: Cumhuriyet Kitap
11,90 €

Weitere Informationen

İsmet İnönü'nün Bir Demeciyle
(GİRİŞ)


Atatürk'ün ölümünden yaklaşık dokuz ay sonra, ikinci Dün­ya Savaşı başladı.
Bu dönemde, Türkiye'nin yazgısı, Cumhurbaşkanı İnönü ile çev­resinde kümelenen dar bir kadronun elindeydi.
Ölümüne kadar geçen uzun sürede İsmet İnönü, İkinci Dün­ya Savaşının başlangıcıyla savaş yıllarındaki politik gelişmeleri, Tür­kiye'nin "iki cephe" ile ilişkilerini, alınan sonuçların içeriğini ayrıntılı biçimde açıklamadı.
Ancak, "içerde", son savaşta Türkiye'nin izlediği politikayı eleş­tiren kimi savlara karşı, genel bir değerlendirme yaptı.

"Bizim görüşümüze göre, İkinci Dünya Savaşı, Mihver(*) ta­rafından büyük hazırlıklarla başlıyordu. Biz bu savaşın bütün dal­galarına maruz kalacaktık. Karadeniz, Boğazlar, Balkanlar, Ortadoğu savaş alanının içinde bulunacaklardı. Özetle savaş, her sınırımızdan bize temas edecekti. Karakteri itibariyle de özellikle Almanya ve İtal­ya bakımından Birinci Dünya Savaşının devamı da sayılabilirdi. Bu savaşı Mihver'in kazanması olasılığını biz, pek zayıf görüyorduk. Ve Mihver kazanırsa, İtalya ile Almanya'nın hayat sahası politikasıyla bizim menfaatlerimizin bağdaşması olasılığı az görünüyordu.
Sonra Birinci Dünya Savaşı sonundan Sovyet Rusya ile dost olarak çıkmıştık. Mihver'in siyasi hayatı, ilk gününden itibaren, Sovyet Rusya aleyhinde taleplere ve şikâyetlere dayanmaktaydı. İkin­ci Dünya Savaşma ilk gününden, Sovyet Rusya ile savaşa girişerek başlaması muhakkak görünüyordu. İngiltere ve Fransa, uzun müddet Sovyetlerden ayrı kaldıktan sonra, son yıllarda her üçü ara­sında yakınlaşma ve beraber savunma fikirleri ciddi olarak belirmişti.
Bizim Birinci Dünya Savaşı deneyiminden sonra yeni kurulan düzende yararlarımız, Sovyet Rusya, İngiltere ve Fransa ile beraber­di. İngiltere ve Fransa ile ilişkilerimizde güven çok artmış durumdaydı.
Bu özetle Türkiye'nin durumu, gelen İkinci Dünya Savaşın­da Sovyet Rusya, İngiltere ve Fransa ile aynı alanda güven esasını tabii gösteriyordu. Savaş bizi sürükleyecekse bu devletlerle bera­ber bulunmamız, hem stratejik bakımdan, hem siyasal sonuçlarıy­la Mihver'e karşı tarafta bulunmamızı gerektirirdi. Biz, durumu sa­vaş başlamadan önceki yılda samimi yargıyla bu biçimde gördük. Ve savaşın başlayacağı günlerde, daha Sovyet Rusya ve Almanya yakınlaşması meydana çıkmadan önce, bunlarla gelecek için ittifak mü­zakereleri içindeydik.
Şu halde ittifakımız, Birinci Dünya Savaşı döneminden sonraki barış döneminin olayları içinde tabii bir şekilde hazırlanmıştı.
Tartışılacak nokta, yalnız şundan ibarettir: Son anda Rusya ile Almanya arasında anlaşma meydana çıkınca, özellikle meydana çı­kışın ilk gününde İngiltere ve Fransa aleyhinde davranışlar görü­lünce, ittifak antlaşmalarını sonuçlandırmak doğru muydu?
Bu karar cesuranedir. Fakat doğru olduğu olaylarla saptanmıştır. Bizim kanaatimizce Almanya ile Sovyet Rusya arasında er geç sa­vaş açılması, önlenemez biçimde kesin görünüyordu. Dışarıda ka­lınca savaşın akışı sırasında daha çok güçlüklerle karşılaşırdık. Ger­çekte olandan daha çok sıkıntı çekerdik.
Sovyet Rusya ile Almanya arasında anlaşma meydana çıktık­tan sonra ittifak antlaşmaları imzalanmıştır. Fakat 'ihtirazi' kayıt­lar, Türkiye'nin savaşa hazırlanması gibi koşullarla birtakım güvence elde edilebilmiştir.
İttifak antlaşması gereği, savaş sırasında bir gün fiilen savaşa tutuşmak daima varit görülmüştür. Ona göre hazırlanmaya çalışıl­mıştır. Savaşa girmemek için taahhütlerimizi tanımamak hiçbir za­man düşünülmemiştir. Ve sonunda da, beraber savaşmadığımız müt­tefiklerimizin Türkiye'ye inançlarının sarsılmasına yol açacak bir ola­ya meydan verilmemiştir. Daima ittifak hedefleri ve ittifak koşul­ları içinde kalınmıştır. Ve onarılması olanaksız çelişmelere yol açıl­mamıştır." (İsmet İnönü, Milliyet, 16 Ekim 1967) Bu kitapta, baştan sona yabancı arşivlere dayanarak yazılan olay­lar, İnönü'nün bu kısa demecinin ışığında okunmalıdır.

(*) Mihver (devletleri): 2. Dünya Savaşında Müttefiklere karşı, Almanya, İtalya ve Japonya'nın oluşturduğu birlik.
Değerlendirme
Yorum bulunmamaktadır: Yorum yazınız!