Fr, 03.Jan.2025 - 11:02

Gelibolu Cephesi

Ibrahim Kılınç
Vatan bildiğimiz, pervasızca üstüne bastığımız şu toprakları, al bayrağımıza rengini veren, al kanlarıyla sulayan aziz şehitlerimizi ve onların ruhlarındaki asaleti anlatan bu kitapta Allahın rızasını her şeyin üstünde tutan kahramanların ne yapmak istediklerini, niyetlerini ve bunu nasıl başardıklarını bulacaksınız.

Geldikleri günden gittikleri güne kadar geçen zamanı, kayıtlara geçen ya da geçmeyen bir çok olayı birlikte anlamlandırmaya ve yarı ölü durumdaki ruhlarımızı, şühedanın asil ruhları ile diriltmeye hazır mısınız?

Şanlı tarihimizin kahraman evlatları olarak yere düşürülmek istenen İslamın sancağını hakkıyla korumuş ve tüm dünyaya Çanakkale Geçilmez! dedirten neslin, göz yaşartan kahramanlığını, yılların araştırma ve birikimlerine dayanan çalışmaların kitaba yansıdığını göreceksiniz... (224 Sayfa)
ISBN: 9786054337286
Yayın evi: Cati Kitaplari
Değerlendirme
Eklenildiği tarih: 09-03-2011
Yazar: İBRAHİM KILINÇ
Kitabın yazarı olarak buraya yorum yapmam yakışık almaz ancak, ilk kez bu siteye önsöz'ümüzü de eklemek istedim.   Saygılarımla...   ÖNSÖZ   Bilhassa son yıllarda, konusu Çanakkale Mücadelesi olan kitaplar çokça yazıldı. Belgeseller hazırlandı. Makaleler kaleme alındı. Kitapların birçoğu da çok iddialı çıktı okurlarının karşısına. Bazıları ise mütevazı bir araştırma konusu veya tezi gibiydi. Bazıları ise tamamen askeri açıdan ele alınırken, bazıları da tarih dersi kitabı gibi geldi okuyucuya. Hissedilen ve talep edilen ihtiyaç üzerine de bu şanlı mücadelenin manevi yönünü ön plana çıkaran gerek roman tarzı gerek menkıbelerden oluşan zaman zamanda ciddi araştırma konuları içeren kitaplar da yazılmaya başlandı. Halkımız tarafından oldukça rağbet gören bu eserler ideolojik çıkarlarına ters düşen bazı kesimleri ürküttü. Ecdadına söven bir gençliğin, ecdadının ruhundaki asaleti anlaması, bilinçaltında oluşturulan sahte ve sanal idollerin Kâbe’deki putlar gibi devrilerek yerini gerçek kahramanlara bırakması rahatsız etti bazı çevreleri. Bu hamuru sağlam necip milletin her aslına dönüş gayretinde olduğu gibi…   Çanakkale konulu, gerçekten doyurucu, bizimde çok istifade ettiğimiz birçok kitap olmasına rağmen, bilhassa konferanslarımız vesilesi ile tanıştığımız birçok dostumuzdan ve çevremizden gelen yoğun talep üzerine, birikimlerimizi aktardığımız bu mütevazı kitabımızı hazırlamaya karar verdik. Küçükte olsa bir boşluğu doldursun gayretinde olduk. Kimin içindeki hangi boşluğu doldurur bilemem ancak, yıllar sonra bile bir genç, bu kitapta yazılan bir cümle vesilesi ile ecdadını tanıyıp aslına dönecekse, bu bizim için kâfidir. Elbette bu kitaptan da, memnun olanlar kadar rahatsız olanlar da çıkacaktır. Birçok üstadımız gibi haksız eleştirilere maruz kalabiliriz. İftira olmadıkça katlanmaya da çalışırız. Ayrıca herkesin memnuniyetini kazanmanın tehlikesinin de farkındayız. Bize düşen; kınayıcıların kınamalarına aldırmadan doğru bildiğimiz yolda ilerlemektir.   Bu kitapta sizlere, ayrıntılarda saklı Çanakkale’yi anlatırken, genelde yorumlarımıza dayalı ve herkesin anlayacağı bir anlatım tarzı kullanmaya çalıştık. Konusu tarih ve tarihi olaylar olsun ama kendisi bir tarih kitabı olmasın istedik. “O gün orada neler olmuş, bir de senden dinleyelim” sorusunun cevabı olsun, gayretinde olduk. Geniş çerçevedeki birçok olayı özetlemeye çalıştık. Bu gayretin neticesi olarak ortaya çıkan –Manevi Pencereden GELİBOLU CEPHESİ-  isimli kitabımızın sayfaları arasında sizlerle paylaşacağımız özetle şunlar olacak;   —Şüheda’nın sahip olduğu o asil ruhu hissetmeye çalışmak.   —Ancak manevi bir bakış açısı ile bakıldığında görebileceğimiz, Rabbimizin birer imzası niteliğinde ki hadiseleri kavramaya çalışmak.   —Allah yolunda, O’nun rızası için can vermenin ve bu canı verenlerin güzelliğini seyretmek.   —Her şeyden önemlisi de ibret almak.   Siz değerli dostlarımın bu kitabı okurken, hep bu gerçeğin farkına varılması gayesinden yola çıktık. Gördüklerimizi anlatmaya ve bu vesile ile sizlerinde görmesine yardımcı olacak şekilde hazırladık. Sizlere, tabiri caizse küçük fotoğraf kareleri olarak niteleyebileceğimiz olaylardan bahsedeceğiz ki; Her bir kare bize bir şeyler fısıldayacak. Sonunda bütün kareler bize resmin bütününü gösterecek. Her birinizin gördüğü resim farklı olacak belki ama… Size şunun garantisini verebilirim. O resmin arka planında muhakkak Çanakkale ruhunu göreceksiniz. İnşallah…   Yinede, Çanakkale'yi hakkıyla asla anlayamamış ve anlatamamış olacağımızı kabul ediyoruz. Bir iddiamız da yok zaten. Ancak yola çıktık bir kere. Biz, bize düşeni yerine getirdik. Şimdi sıra, size düşeni yerine getirmek olacaktır. Çanakkale’ye geldikleri günden gittikleri güne kadar geçen zaman içinde, kayıtlara geçen ya da geçmeyen birçok ibretlik olaydan dersler ve ibretler çıkarabileceğimiz birkaçını okumaya ve birlikte anlamlandırmaya, yarı ölü durumdaki ruhlarımızı onlarla diriltmeye hazır mısınız? Çanakkale mücadelesinin ruhi pencereden bakıldığında ancak görülebilen arka planını merak ediyor musunuz? Cevabınız evetse, sizleri ecdadımızın tarihe altın harflerle yazdıkları, muhteşem ve bir o kadar da şanlı mücadelelerinin, en azından birkaç sayfasını bir kez de bizimle birlikte okumak üzere, Şüheda’nın manevi huzuruna davet ediyorum.   —Ya Rabbi… Şüheda’yı hakkıyla anlamayı bizlere de nasip eyle. Aslında biz ölüyüz onlar diri. Ölü diriyi anlayamaz biliyoruz. Buyuruyorsun ki; Allah yolunda öldürülenlere, "ölüler" demeyiniz; hayır, onlar diridirler, ama siz farkında olmazsınız. (Bakara: 154) Anlayamasak ta, farkında olamasak ta sen bildiriyorsun ya… Bu bile bize yeter Ya Rabbi.   —Ya Rabbi… Şehadet makamını bizlere de sevdir. Şüheda’ya imreniyoruz. Onlara olan övgün bizi kıskandırıyor. Yine buyuruyorsun ki; Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma; hayır, (onlar) diridirler, Rableri katında rızıklanmaktadırlar. (Al-i İmran: 169) Mahiyetini idrak edemediğimiz bu rızklara nail olabilmek arzusu var yüreklerimizde. Bu yüzden cömertlerin en cömerdi olan senden istiyoruz ya Rabbi. Onların şehadet arzusunu ve ruhlarında ki asaleti, şehadeti yani “ÖLÜRKEN DİRİLMEYİ” bizlere de nasip eyle. Âmin… Tüm şehitlerimizi hayırla yâd ediyor, Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyoruz.                                                                                           İbrahim KILINÇ Gelibolu / 9 Ocak 2011