Baba ve Piç
Elif Şafak
Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun... Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımları keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak’ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil “hınzırlıklarını” keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun...
***
"Kocanızın izni lazım elbette," diye devam etti sekreter, artık cıvıltılı olmayan sesiyle. "Tabii eğer evliyseniz...?"
Odadakilerin meraklı bakışları üzerinde ağırlaştı. Ne var ki Zeliha'nın yüzünde ne sıkıntıdan eser vardı ne mahcubiyetten. Bu toplumsal işkenceden keyif alıyor değildi elbette ama içinden bir ses başkalarının fikirlerini ve yargılarını umursamamayı öğütlemişti ona. Ne de olsa fark etmeyecekti sonuç olarak. Son zamanlarda bazı kelimeleri kişisel sözlüğünden çıkarmaya karar vermişti, "utanç" pekâlâ bunlardan biri olabilirdi. Bu kürtaja onay verecek bir koca yoktu ortada. Bu çocuğun bir babası yoktu.
Neyse ki kocanın olmayışı formalitelerde bir avantaja dönüştü. Görünüşe göre kimsenin yazılı iznini almasına gerek yoktu. Bürokratik düzenlemeler, evli çiftlerin bebeklerini kurtarmak için gösterdikleri özeni evlilik dışı doğan bebekler için göstermiyordu anlaşılan. Babasız bir çocuk neticede bir piçti ve İstanbul'da bir piç, sallanan bir diş gibi her an düşmeye hazırdı.
Baba ve Piç, İstanbul-San Francisco hattında gidip geliyor: Müslüman-Türk Kazancı ailesiyle Ermeni asıllı Amerikalı Çakmakçıyanların 90 yıla yayılan öyküleri iç içe. Kederli bir geçmişi tamamen unutmak mı daha doğru, geçmiş bilincini beraberinde taşımak mı? Diğer yandan bir kadınlar romanı Baba ve Piç: Erkeklerin apansız ve açıklamasız ölüverdiği, geriye hep kadınların kaldığı bir sülaleden dört kuşak kadının hikâyesi. Anneannelerin, ciciannelerin, teyzelerin hafızalarıyla can bulan bu romanı severek okuyacaksınız. Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun. Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımları keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak’ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil “hınzırlıklarını” keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun. Unutmak, anımsamak, anılar, suskunluklar, sırlar ve gerçekler, isyanlar ve boyun eğmeler, kaçışlar ve arayışlar üzerine, bizi bize anlatan enfes bir roman olduğu için okuyun.
Zeynep Oral, Cumhuriyet
Canlı ve eğlenceli. Bu muhteşem roman beni alıp uzaklara götürdü. Geri döndüğümde ise beni başka bir gerçeklik bekliyordu.
Alan Cheuse, Chicago Tribune
Cesur ve güzel… Kitapta pek çok karakter olmasına rağmen, bu karakterler arasında en etkileyici olanı Kazancı ailesinin kadın reislerinden biri değil, belki de İstanbul’un kendisi.
John Freeman, Star Tribune
Şafak güçlü kadın karakterler yaratma konusunda çok hünerli, ayrıca İstanbul’a ilişkin canlı tasvirler pek çok kişiyi şehre çekecek türden. Şafak’ın karakterleri kitabı bitirdikten sonra bile insanın zihnini terk etmiyor.
Patricia Corrigan, St. Louis Post-Dispatch
(416 Sayfa)
***
"Kocanızın izni lazım elbette," diye devam etti sekreter, artık cıvıltılı olmayan sesiyle. "Tabii eğer evliyseniz...?"
Odadakilerin meraklı bakışları üzerinde ağırlaştı. Ne var ki Zeliha'nın yüzünde ne sıkıntıdan eser vardı ne mahcubiyetten. Bu toplumsal işkenceden keyif alıyor değildi elbette ama içinden bir ses başkalarının fikirlerini ve yargılarını umursamamayı öğütlemişti ona. Ne de olsa fark etmeyecekti sonuç olarak. Son zamanlarda bazı kelimeleri kişisel sözlüğünden çıkarmaya karar vermişti, "utanç" pekâlâ bunlardan biri olabilirdi. Bu kürtaja onay verecek bir koca yoktu ortada. Bu çocuğun bir babası yoktu.
Neyse ki kocanın olmayışı formalitelerde bir avantaja dönüştü. Görünüşe göre kimsenin yazılı iznini almasına gerek yoktu. Bürokratik düzenlemeler, evli çiftlerin bebeklerini kurtarmak için gösterdikleri özeni evlilik dışı doğan bebekler için göstermiyordu anlaşılan. Babasız bir çocuk neticede bir piçti ve İstanbul'da bir piç, sallanan bir diş gibi her an düşmeye hazırdı.
Baba ve Piç, İstanbul-San Francisco hattında gidip geliyor: Müslüman-Türk Kazancı ailesiyle Ermeni asıllı Amerikalı Çakmakçıyanların 90 yıla yayılan öyküleri iç içe. Kederli bir geçmişi tamamen unutmak mı daha doğru, geçmiş bilincini beraberinde taşımak mı? Diğer yandan bir kadınlar romanı Baba ve Piç: Erkeklerin apansız ve açıklamasız ölüverdiği, geriye hep kadınların kaldığı bir sülaleden dört kuşak kadının hikâyesi. Anneannelerin, ciciannelerin, teyzelerin hafızalarıyla can bulan bu romanı severek okuyacaksınız. Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun. Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımları keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak’ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil “hınzırlıklarını” keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun. Unutmak, anımsamak, anılar, suskunluklar, sırlar ve gerçekler, isyanlar ve boyun eğmeler, kaçışlar ve arayışlar üzerine, bizi bize anlatan enfes bir roman olduğu için okuyun.
Zeynep Oral, Cumhuriyet
Canlı ve eğlenceli. Bu muhteşem roman beni alıp uzaklara götürdü. Geri döndüğümde ise beni başka bir gerçeklik bekliyordu.
Alan Cheuse, Chicago Tribune
Cesur ve güzel… Kitapta pek çok karakter olmasına rağmen, bu karakterler arasında en etkileyici olanı Kazancı ailesinin kadın reislerinden biri değil, belki de İstanbul’un kendisi.
John Freeman, Star Tribune
Şafak güçlü kadın karakterler yaratma konusunda çok hünerli, ayrıca İstanbul’a ilişkin canlı tasvirler pek çok kişiyi şehre çekecek türden. Şafak’ın karakterleri kitabı bitirdikten sonra bile insanın zihnini terk etmiyor.
Patricia Corrigan, St. Louis Post-Dispatch
(416 Sayfa)
ISBN: 9786051114682
Yazar: Elif Şafak
Yayın evi: Dogan Kitap
Yazar:
Bu ürünü alanlar başka neler almışlar?
Değerlendirme
Eklenildiği tarih: 15-04-2008
Yazar:
hayatimda hic bu kadar güzel bir kitap okumadim... cok süper
herkese tavsiye ederim
 
Eklenildiği tarih: 11-10-2006
Yazar: bengü
Değerlerimiz
Merhaba. Baba ve Piç'i arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine büyük bir merakla okudum. Bir Hacettepe İngiliz edebiyatı öğrencisi olarak -bölümün kazandırdığı "her şeye farklı acılardan bakma" anlayışı üzerinden kitaba genel olarak bakınca başta hemen kapaktaki resimle, olayların kurgusuyla, yaşanmışlıkların içiçeliğiyle, her bir düşüncenin hareketin en üç noktasına kadar yapılmış tasvirlerle ve bunun yanı sıra zengin kelimelerle gayet sürükleyici bir kitap.
Amma velakin "soykırım" sözcüğünün sürekli tekrarlanması beni kızdırmadı değil. Elif Safak bir söyleşisinde "ben tarihci değilim" demiş ama Ermenilerin tarihinden, kayıplarından, acılarından bahsederken, 1915 yılında (Türk tarihcilerinin yanısıra Amerikalı tarihciler tarafından da kabul edilen) en az ermeniler kadar hayatını kaybeden onca türkün, şuanda bile yaşadıklarını anlatırken göz yaşlarını tutamayan yaşamlarının son anlarını bu acılarla yasayan o yaşlı insanlarla da en az ermeni genclerle ve ermeni-amerikalılarla vakit geçirdigi kadar sohbet etmis olsaydı kitaptaki herhangi bir türk karakterini de tarihimiz hakkında bu kadar bilincsiz lakayıt göstermek yerine Kazancı ailesindeki bir türk kadınını da Armanus'a o zamanda türklerin de cok acı cektigini ve halen daha bunun acısıyla yaşamakta olduğunu ve bizimde aynı tarih içerisinde yaşamiş ve tarihten tamamen yoksun bireyler olmadıgimizi anlatabilirdi diye düşünüyorum. Hic değilse "soykırımı" sözcügü kitabın sonunda anlamını yitirmis olurdu. Boylece 1915'de yitirilenler icin her iki tarafta üzgün ve birbirlerinin acısını paylaşmış olurlardı. Kısacası türkler onlarin acisini herzaman icin (ermenilerinde yapması gerektigi gibi) paylaşır ama asla kayiplari icin özür dileme yükümlülüğü yoktur. Bunun yanisira sadece Ultra Miliyetci Filmlerin Gayri Milliyetci Senaristi adındaki bir karakter sadece 1915'te türklerden yana birkac aydınlatıcı birtakım bilgilerden bahsetmeye calısıyor ama konuşma bu karakterin baska nedenden dolayı dövülmesiyle son buluyor. Anlayamadıgım sey neden o kadar entellektüel gecinen bir grup orta yaşlı insanın bu konu hakkında bu kadar duyarsız bilinciz oldugu. Türkleri hic tanımayan bir okur olsaydım bütün türklerin bilincsiz, cahil, asalak, geçmişinden bihaber yasıyıp toplumuna sahip cıkmayan zavallı insanlar oldugunu düsünürdüm acıkcası.
Kitapta ikinci takildim nokta Elif Safak, Kazancı ailesini anlatırken bir kısmının tamamen dini bütün müslüman olurken diger kısmınınsa KEMALIST oldugunu soylemis. Acıkcası nasıl böyle bir karşilastirma yapabilmiş olduğuna şaştım kadım. Bu ne demektir? Böyle bir kıyaslama yapma söz konusu bile olamaz. Müslümanlıgın Kemalizmle alakası nedir?! Dindar bir insan Kemalizmi savunamaz mı benimseyemez mi? Eger burada karsilastirilmak istenen dincilikse bu noktaya bi aciklik getirilmesi gerekmektedir. Dindar olmak ve dinci olmak arasındaki farkı bilip ona gore yazmak ve karsilastirilma yapılacaksa buna göre yapmak gerekmektedir. Aksi taktirde yanlis anlasilmalara neden olur. Lütfen dini bütün bir müslümanin da kemalismin değerlerini savunabileceğini bilelim ve dikkatli olalım. Evet bu kitap bir tarih kitabı olmayabilir ama ojektif olmak adına lütfen kendi değerlerimizi hiçe saymayalım.
"Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir."
Mustafa Kemal Atatürk
?Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.?
Mustafa Kemal Atatürk.